parapsikoloji,kuantum,düsünme,bilim,islam,ilim,tasavvuf gibi konularda iceriklerin paylasıldıgı bir ortam..

test

Son Yazılar

Post Top Ad

Your Ad Spot

12 Nisan 2017 Çarşamba

Aura İçindeki Filmler (Amel Defteri mi?)


Aura İçindeki Filmler (Amel Defteri mi?)

Psişik yeteneklere sahip kimselerin enerji alanında gördüğü imgeler her zaman durağan değildir. Rich ara sıra bir müşterisinin kafasının çevresinde ufak, saydam bir film gördüğünü söyler. “Bazen o kişinin başının ya da omuzlarının arkasında, kendisinin ufak bir imgesini yaşam içindeki çeşitli uğraşlarıyla ilgilenirken gördüm. Müşterilerim, yaptığım tanımların kesinlikle doğru ve belirgin olduğunu söylüyor. Onların ofislerini, patronlarının nasıl bir adam olduğunu görürüm. Son altı ay içinde neler düşündüklerini başlarına neler geldiğini görürüm. Geçenlerde bir müşterime evini görmekte olduğumu ve duvarda maskeler ve flütler asılı bulunduğunu söylemiştim. ‘Hayır, hayır, hayır’ dedi. Evet, dedim, duvarda müzik aletleri asılı, özellikle flütler ve maskeler de var. Ve sonra, ‘Ah,’ dedi, ‘o benim yazlık evim.’”

Dryer, kişilerin enerji alanlarının içinde üç boyutlu film gibi imgeler de görmekte olduğunu söylüyor. “Bunlar genellikle renkli olur ama bazen kahverengidir ya da ince demir levhalar üstüne çekilen fotoğraflar gibi görünür. Genellikle o kişi hakkında, açımlanması beş dakika ile bir saat arasında süren bir öyküyü betimler. Bu imgeler aynı zamanda inanılmaz derecede ayrıntılıdır. Bir kimseyi bir odanın içinde oturur durumda görüyorsam odada kaç tane bitki olduğunu, her bitkinin üzerinde kaçar yaprak ve duvarda kaç tuğla olduğunu da söyleyebilirim. Genellikle zorunlu olmadıkça bu tür ayrıntılara girmem.”
Dryer’in söylediklerinin doğruluğuna ben de tanıklık edebilirim. Ben her zaman düzenli olmuşumdur, çocukken de bu anlamda büyümüş de küçülmüş sayılabilirdim. Beş yaşındayken bir keresinde tüm oyuncaklarımı bir dolaba titizlikle yerleştirmek için saatler harcamıştım. Bitirdiğim zaman yapmış olduğum şeyi anneme gösterdim ve onu, dolaptaki hiçbir şeye elini sürmemesi ve dikkatle yerleştirdiğim bu şeyleri bozmaması için uyardım. O zamandan beri annem bu olayı anlatınca ailedeki herkesin hoşuna gider. Dryer, kendisiyle birlikte yaptığım ilk okuma seansında bu olayı ve yaşamımdaki diğer bazı olayları bana ayrıntılarıyla anlattı; bütün bunları benim enerji alanımda tıpkı bir film gibi izliyor ve anlatırken o da gülüyordu.
Dryer gördüğü imgeleri hologramlara benzetiyor ve içlerinden birini seçip izlemeye başlayınca onun genişleyip tüm odayı doldurduğunu söylüyor. “Eğer bir kimsenin omuzunda incinme gibi bir şeyler olduğunu görürsem, birden tüm sahne genişliyor. İşte o zaman bu sahne bana kocaman bir hologrammış gibi geliyor, sanki adımımı atıp içine girebilir ve onun bir parçası olabilirim. Bu olan şeyler bana olmuyor ama benim çevremde oluyor. Sanki o kişiyle birlikte üç boyutlu bir filmin, holografik bir filmin içindeymişim gibi oluyorum.”
Dryer’in holografik görüntüleri yalnızca kişinin yaşamıyla ilgili değil. O aynı zamanda, karşısındaki kişinin zihninin bilinçdışı çalışmalarının görsel simgelerini de görebiliyor. Hepimizin bildiği gibi bilinçdışımız bir simgeler ve mecazlar diliyle konuşur. Rüyalar bu yüzden öylesine anlamsız ve gizemli gibi gelir insana. Bununla birlikte bir kez bilinçdışının dilini nasıl yorumlayacağımızı öğrendik mi, rüyaların anlamı da ortaya çıkar. Bilinçdışının kendini ifade etmek için kullandığı tek araç rüyalar değildir. Psişe’nin diliyle yakınlığı olan bireyler –bir dil psikoloğu olan Erich Fromm buna “unutulmuş dil” adını veriyor çünkü çoğumuz bu dili nasıl yorumlayacağımızı unutmuş durumdayız- bu dili, mitler, peri öyküleri ve dinsel vizyonlar gibi diğer insan yaratılarında da buluyorlar.
Alanın bütününe holografik olarak yayılmış tek şey frekans değildir. Psişik insanlar alanın kapsadığı kişisel bilgi birikiminin aynı zamanda beden aurasının her parçasında da bulunduğunu söylüyorlar. Brennan’ın ileri sürdüğü gibi, “Aura bütünü simgelemekle kalmaz, aynı zamanda bütünü kapsar.” Kaliforniya’lı klinik psikolog Ronald Wong Jue de bu düşüncededir. Kişilikötesi Psikoloji Topluluğu’nun eski başkanı ve yetenekli bir durugörür olan Jue, bir bireyin kişisel geçmişinin, bedeninde bulunan “enerji kalıpları”nda bile görülebildiğini keşfetmiştir. “Beden bir tür mikrokozmos, kendi içinde, kişinin ilgili olduğu ve ilgi kurmaya çalıştığı farklı öğelerin tümünü yansıtan bir evrendir,” diyor Jue.
Dryer ve Rich gibi Jue da, bir kimsenin yaşamı içindeki önemli olayları holografik filmlere dönüştürme psişik yeteneğine sahiptir, ancak bunları, enerji alanının içinde görmek yerine, ellerini bir kimsenin üzerine koyunca zihin gözüyle görmekte ve sözcüğün tam anlamıyla o kimsenin bedeninin psikometrisini çıkartmaktadır. Jue bu tekniğin duygusal halleri, merkezi konuları ve kişinin yaşamındaki en önemli mesele olan arkadaşlık ilişkileri hakkında çabucak bilgi edinebilmesine imkan sağladığını söylüyor ve bu tekniği iyileştirme sürecini kolaylaştırmak için hastaları üzerinde uyguluyor. “Bu tekniği bana, Ernest Pecci adındaki bir psikiyatrist meslektaşım öğretti,” diyor Jue, “O, bu tekniğe ‘beden okuması’ diyordu. Bense, eterik beden gibi şeylerden söz etmektense, bu olguyu açıklayabilmek için holografik modeli kullanmayı seçtim ve bu tekniğe ‘Holografik Beden Değerlendirmesi’ adını verdim.” Bu tekniği klinik uygulamalarında kullanmakta olmasına ek olarak Jue, tekniği öğrenmek isteyenlere bu konuda seminerler de veriyor.
Kaynak : Holografik Evren - Michael Talbot

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Post Top Ad

Your Ad Spot

Sayfalar